MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
Mustafa Yıldızdoğan Fan Sitesi Lütfen Giriş Yapın Yada Kayıt Olun...desteklerinizi bekliyoruz
MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
Mustafa Yıldızdoğan Fan Sitesi Lütfen Giriş Yapın Yada Kayıt Olun...desteklerinizi bekliyoruz
MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ


 
AnasayfaÜlkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan Icon_mini_portalLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

İrtibat İçin Lütfen ulkudadas@hotmail.com il irtibata geçin... Sitemizi Büyütmek İçin El Ele Verelim...

 

 Ülkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
ulkudadas
Admin
Admin
ulkudadas


Erkek
Mesaj Sayısı : 167
Yaş : 38
Nerden : Erzurum&Elazıq
İş/Hobiler : Üni-Ögrenci
Lakap : myd
Kayıt tarihi : 15/08/08

Ülkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan Empty
MesajKonu: Ülkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan   Ülkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan I_icon_minitimePerş. Ağus. 21, 2008 3:56 pm

Zaman ne kadar hızlı geçiyor deriz hep, aslında zamanın kendi döngüsünde devam ettiğini, onun içine ne koyarsak bizi geleceğe onun taşıyacağını da yaşayarak tecrübe ederiz. Bu tecrübe binlerce yılın ürünüdür ve birikerek, çoğalarak gelişmek, insan doğasının tabiî sonucudur. Dünün üzerine bugünü eklemlendirip yarının modern yol haritalarını çizmek, sadece gelişen insan için değil; onun birikimlerinin birer yansıması olan uluslar, devletler, şehirler, siyasal oluşumlar, fikirler, o fikrin mensubu olan aydınlar ve sanatçılar için de geçerlidir. Türk milleti, Türkiye Devleti ve özelinde de Ülkücü Harekete mensup olan aydınlar ve sanatçılar için de süreç doğal olarak bu şekilde işler.

Söz konusu hayat serüveninin bu şekilde devam etmesinin ön koşulu fizyolojik ihtiyaçların tatminine bağlıdır. Fizyolojik ihtiyaçlar tatmin olduktan sonra sosyal ihtiyaçlar devreye girer ve insanın kendini gerçekleştirme evrensel dürtüsü insanı yaşamda yeni serüvenlere yönlendirir. Bu serüven kimilerinin kendini kaybettiği kimilerinin de hayatında kendine yol haritası olarak belirlediği ve gönül verdiği davasını yaşama dönüştürmek, hayata geçirmek şeklinde anlamlı ve onurlu bir hal alır.

İşte bu yazımızda, hayat yolunu anlamlı bir yürüyüşe dönüştüren, gelişme, büyüme ve yeni terkipler oluşturmakla kimlikli duruşu bir arada temsil eden, Ülkücü ve Ülkü Ocakları Sanatçısı kalarak Türkiye’nin sanatçısı olmayı başaran Mustafa YILDIZDOĞAN’ın serüveni ele alınacaktır.
Mustafa YILDIZDOĞAN yaklaşık yirmi yıllık sanat ve sahne tecrübesine sahip bir sanatçıdır. Hayata Konya ovasından çıkarak başlayan Yıldızdoğan ergenlik dönemini yaşayan taptaze bir delikanlı iken hayatının gayesini sorgulamanın neticesinde ülkü adlı nazlı yarla tanışarak ilk aşkını davasında tatmış bir kişidir.

O sanat hayatının temelleri ve ilk aşkı ülkü adlı nazlı yar ile tanışma hikâyesini Ortadoğu Gazetesi yazarı Yıldıray Çiçek’le yaptığı bir söyleşisinde şöyle anlatıyor.
“Şiir’e küçük yaşlarımda merakım vardı. Ağabeylerimden Allah razı olsun. Mehmet Akif’den, Arif Nihat Asya’dan, Osman Yüksel Serdengeçti’ye kadar şairlerimizin şiirlerini heyecanla okurlar ve bizim de ezberlememizi söylerlerdi. Şiir’in yanında bağlamaya olan sevdam 16 yaşında murada erdi. Köyümüzde bağlama çalan yoktu ve çalana da iyi bakmazlardı, ama babam bu isteğimi yerine getirdi. Mekânın cennet olsun benim güzel babam.

Şiir ve bağlama, yüreğimle öyle bir muhabbet, öyle bir bağ kurdu ki, işte o zamandan bu zamana gece uykusunu unutturdular bana. Şairlerimizin şiirlerini bestelemeye, şiir yazmaya başladım. Memleketim Kadınhanı Ülkü Ocaklarının konserine çıkmamla beraber sanat hayatına merhaba dedim. O zaman bana kol kanat geren Rahmetli Âşık Hasreti, Âşık Feymani, Âşık Sefai’ye minnettarım.”
Vefanın sadakatin ve imanın gelişmeye büyümeye şöhret olmaya engel olmadığını yine aynı söyleşisinde şu şekilde özetliyor.

“Sevdamızda, vefamızda ve duruşumuzda çıktığımız günden bu yana bir tereddüt en ufak bir zikzak olmaması, günü iyi tahlil edip yarını okuyabilme, mükemmel bir müzik ekibine sahip olmam ve sanırım en önemlisi heyecanımın ve çalışma arzumun her gecen gün daha çok artmasına borçluyum.” Söyleşide Yıldızdoğan’a şu soru sorulur Her önüne gelenin sanatçı kimliği aldığı günümüzde, bize sizin pencerenizden bir sanatçı kimliği tarifi yapar mısınız?

Onun cevabı da şu şekildedir.
“Toplumun acısını ve sevincini yüreğinde en fazla hisseden, söylemleriyle, hayat tarzıyla örnek, inanç ve idealinde kesin çizgileri olan, üreten ve ürettiğiyle yetinmeyen, geldiği yeri asla unutmayan, sevgiyi ve umudu rehber edinmiş, aşk hamallarına sanatçı diyorum.”
Söyleşi şu şekilde devam etmektedir.

Sayın Yıldızdoğan, biraz da sevdasını yaşadığınız Türkiye’nin içinde bulunduğu manzarayı anlatır mısınız?

1980 den bu güne kadar Türkiye deformasyon çağını yaşıyor. Milletin Dini ve Milli refleksleri zayıflatılmış, değerlere sahip çıkmak adeta suç sayılır hale gelmiştir.

Aynı zihniyeti, aynı Avrupa idealini paylaşan iktidar, sermaye, medya üçgeni arasında kalan toplum, sessiz, çaresiz, tepkisiz bir hal almıştır. Bu toplum bir kıvılcım beklemektedir.
Türkiye’de bu süreçte Türk kimliği üzerinde yıpratıcı oyunlar oynanmakta, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorusuna O şu şekilde cevap verir.

Türk kimliğini yıpratma mücadelesi yüzyıllardır bıkmadan usanmadan devam eden ve yarın da devam edecek olan Batı merkezli sinsi bir plandır... Tabii ki üzücü olan, bu plana içerden de hainlerin destek vermesiyle süreç daha da hızlanmıştır. Bu durum karşısında Türk milliyetçilerine büyük görev düşmektedir. Milleti uyutanların kullandığı metot ve taktiği, daha güçlü bir şekilde kullanarak, milletin heyecanını, ruhunu taze ve canlı tutmak bir mecburiyettir. Türk milletinin dünya tarihine attığı imza yüzyıllar geçse de ne kitaplardan ne de hafızalardan silinememiş ve de silinemeyecektir.

Türkiye’nin içinde bulunduğu karanlık atmosferden kurtulması için, izlemesi gereken yol sizce nedir? Diye sorar Sayın Çiçek O da;

Her mutlu sonun ve zaferin başında eziyet ve çile vardır. Türkiye, yaklaşan umudun ve zaferin çilesini çekmektedir. Geç kalan zafer, insanlarımızın umudunun körelmesine, heyecanlarının erimesine sebep olmuştur. Millet bir ışık, bir kıvılcım beklemektedir. Tekniğin ve teknolojinin bütün imkânlarını kullanarak, milletin ayağa kalmasını beklemeden, milletin ayağına gidip, milletin anladığı dilden, Türkiye’nin gerçekleri, oynanan oyunlar, bıkmadan usanmadan anlatılmalıdır. Şeklinde cevap verir.

Mustafa Yıldızdoğan’la yapılan bu söyleşi bizim onunla ilgili yapacağımız tahlillerin de temel çıkış noktalarını ele veriyor aslında.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mustafayildizdogan.hareketforum.com
ulkudadas
Admin
Admin
ulkudadas


Erkek
Mesaj Sayısı : 167
Yaş : 38
Nerden : Erzurum&Elazıq
İş/Hobiler : Üni-Ögrenci
Lakap : myd
Kayıt tarihi : 15/08/08

Ülkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan Empty
MesajKonu: Geri: Ülkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan   Ülkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan I_icon_minitimePerş. Ağus. 21, 2008 3:57 pm

Ben Mustafa Yıldızdoğan’ı 1992 veya 93 yılının bir kış akşamında Kayseri ili Yahyalı ilçesinde Ülkü ocaklarının düzenlediği geleneksel ocak gecelerinin birinde tanıdım, o zamanlar biz Erciyes Üniversitesinde talebeydik ve Kayseri’den Yahyalı’ya ocak gecesine katılmak üzere gitmiştik. Adının anons edilmesiyle sahnede hiçbir orkestra yokken ve elindeki sazından başka bir enstrüman olmadan çıkan Yıldızdoğan selamlamanın akabinde programına başladı. Ama ne başlama !! Tek bir mikrofon, karadüzen bir saz hem sazın sesini hem kendi sesini aynı mikrofonu kullanarak türkülerini icra etme zorunluluğu bunu nasıl gerçekleştirdi dersiniz. Dizlerinin arasına mikrofonu aldı ve ayaklarının parmak uçlarıyla kaldırıp kucağındaki sazın tınısıyla kendi sesini birleştirerek aynı mikrofonu kullanıp salonu coşturan bir program yaptı.

Yine o gece Kayseri’nin soğuğunda İncesu yol ayrımına Konya arabası beklemek üzere bırakılan bir Yıldızdoğan portresini hiçbir zaman unutamadım. Bu tarihî anektodu onun gelişimini ve samimiyetini ortaya koymak adına yazmalıydım.

Hayat serüvenine yokluklar içinde başlayan Ege ovasında pamuk toplayan, bozkırda harman kaldıran her molasında eline sazını alıp onunla dertleşen bir karayağız Anadolu delikanlısı olarak hayatını sürdüren Yıldızdoğan hiçbir zaman azmini ve kararlılığını bozmadı. Davasına ve teşkilatına sadakatle bağlı kalarak her daim daha iyisini yapmanın sancılarını çekti. Üşenmedi, ertelemedi. O hem sanata hem de yavuklusuna olan aşkının bedelini ödeyerek buralara geldi. Onun kara yağız tenindeki çizgiler ve yavaş yavaş ak düşen saçları hayatın her alanında çekilen çilenin ve bu çileden kaynaklanan olgunlaşmanın simgesi olmuştur.

Mustafa Yıldızdoğan sanatıyla seksenlerin sonunda, doksanların başında yetişen ülkücü gençliğin ve popüler kültürün ürettiği türedi yaşam tarzına müziği ve kişiliği ile karşı duruşun sembolü olmuştur.

Aynı zamanda Yıldızdoğan, kökünden kopmadan gelişerek değişme ve yeni terkipler oluşturabilme kabiliyetinin de sembolü olmuştur.

Kabuk değiştiren ve dünyaya açılan Türkiye’nin maruz kaldığı popüler kültür ve pop müziğin hareketli ritmine alışan toplumun beklentilerine uygun bir orkestra kurma kabiliyetini göstererek bir yandan millî meselleri çok sesli orkestrayla toplumun geneline dinletebilme kabiliyetini gösterirken öte yandan da Türk töresine uygun sevdaların hikâyesiyle gençlere hakiki aşkın bestelerini yine bu kendine has oluşturduğu çok sesli müzikle dinletmeyi başarmıştır.
Mustafa Yıldızdoğan’a kadar Ülkücü sanatçılar geleneksel âşıklık geleneğinin temsilcisi olarak tek bağlama veya bazı ritm aletleri ile sahne alırdı., “tıpkı bir zamanlar kendisinin de yaptığı gibi”, camiada, ülkenin beklentisi olan çok sesli bir orkestra ile müzik yapmanın öncüsü de kendisi olmuştur.
Aslında biraz da sembolik düzlemde onun müziğini ele alacak olursak o orkestrasında yerli ve köylü müziğin sembol enstrümanı kavaldan yerli şehirli yüksek İslam kültürü sembolü neye ve milli çalgımız bağlamadan çok sesliliğin ve Batı’nın sembolü bateriye ve gitara kadar pek çok sesi Türk üslûbunda yorumladı.

Yıldızdoğan’ın doğal seyri ile çok çalışarak ortaya koyduğu bu müzikalite aynı zamanda Hareketin lideri Dr.Devlet Bahçeli’nin de fikri anlamda hareketi kökünden koparmadan geliştirme seyrine çok benziyordu… Zira Lider Bahçeli yeni yol haritasıyla, yüzde seksenden fazlası orta sınıflaşma mücadelesi veren, köyden kente gelip kentli olma mücadelesinde olan insanın, bu süreçte kitle kültürünün tesiri altında kalıp kimliğini kaybetmemesi için kentlileşmeyle kimlikli kalmanın nasıl mümkün olabileceğinin kaygısını çekerken; öte yandan millî değerleriyle barışık sermaye sahiplerinden oluşması gereken “Millî Burjuvazi”nin hayalini kurup beyaz yakalı orta sınıfın beklentilerine göre politikalar üretmeye, ürettirmeye çalışılmaktadır.

Bu bağlamda Mustafa Yıldızdoğan albümlerinde yer alan müziği ve sözü orijinal olan bestelerle Türk’ün sevdasını kentli formda türkülerle Türk’e anlatıyordu. Tıpkı lider Bahçeli’nin siyasal argüman olarak kullandığı toplumsal merkezin izdüşümü olan hareketin müzikal boyuttaki temsilciliğini yaptığı gibi.

Yeni nesil ülkücülerin Yıldızdoğan albümleriyle yetiştiğini söylemiştik. İşte bu kuşağa lider tarafından Ülkü Ocakları devredilmiş ve kuşağın; kibarlığı, saygısı, sadakati, çalışkanlığı ve vakarı ile sembol ismi olan Harun Öztürk’e Ülkü Ocakları genel başkanlığı teslim edilmiş ve gelenekten beslenen ve çağın gereğini yapan bu yeni kuşak 2023 Türkiye’sinin istikbaldeki kadrolarını oluşturmak için ülkenin dört bir yanında Ülkü Ocağını adeta bir akademi ocağına çevirme gayretine girişmiştir.

Söz konusu bu yeni kuşakla Mustafa Yıldızdoğan ve lider Bahçeli arasındaki ortak davranış kalıplarının en başında, saygıya ve tevazuya dayalı insan ilişkileri vardır. Yediden yetmişe herkesin karşısında ceketini saygının sembolü olarak ilikleyen liderin bu davranışını her çıktığı TV programında eğer üzerinde ceket varsa hiç iliğini çözmeyen Yıldızdoğan’da ve sürekli takım elbiseli ve kravatlı gezen yeni nesil Ülkücülerin sembolü Harun Öztürk’ün davranış kalıplarında da görmek mümkündür.

Bu davranış kalıbı hiç de yabana atılmayacak bir detaydır ve zihniyet bütünlüğünün ve hayatın temel malzemesi olan insana duyulan saygının sembolü bir davranış halidir.
Öte yandan kaseti bir buçuk milyon satan ortalama bir sanatçının kapris küpüne dönmesi gerekirken, kendisinden beklenilen tevazunun zirvesini gösterebilen Yıldızdoğan bazılarının kaseti çok satınca davasını satması gibi basit davranışlara girmemiştir. Bu onun, davaya olan sadakatinden ilk günden bu yana hiçbir şey kaybetmediğinin en büyük kanıtıdır.

TV programlarının randevu için yarıştığı, en çok izlenen ve dinlenen kliplerinin patlama yaptığı günlerde bile teşkilatının emrinde ülkenin en ücra beldelerinde bile gecelere çıkmaya devam etti. Hiçbir ocak Mustafa Yıldızdoğan’la para mevzuunda sıkıntı çekmemiş, şu kadar Mark almadan çıkmam diyen bir zamanların büyük sanatçılarının basit davranışları Yıldızdoğan için söz konusu bile olmamıştır.

Hayatın temel kuralı olan gelişme, büyüme ve yeni sentezler kurgulayabilme gerçeğinden hareket ettiğimiz zaman gerek Ülkü ocakları müessesesinde gerek ülkücü sanatçı Mustafa Yıldızdoğan’da gerekse hareketin lideri Dr. Devlet Bahçeli de hayatın gerçeklerinden kopmayan ama ideallerinden ve umutlarından taviz vermeyen, parmak uçlarında da olsa ayaklarını yerden kesmeden yıldızları yakalamaya çalışan bu ülkenin samimi ve hesapsız sevdalılarını görmek mümkün olmaktadır.

Bu inanç ve ideale gölge düşürmeye çalışanların her daim oyunları bozulmuş ve hevesleri kursağında kalmıştır. Lider ve teşkilatının disiplinli yapısından kopmadan gelişmeye ve yenileşmeye sonuna kadar açık, davasının şehit ve gazilerini unutmadan onların verdiği şerefli mücadeleden güç alarak çağın mücadelesinin ön koşulu olan ilimde, fende, teknikte felsefede ve beşerî bilimde en iyi olmanın mücadelesini veren yeni kuşak ülkücüler, liderin ortaya koyduğu 2023 idealini gerçekleştirmek için gece uyumadan gündüz yorulmadan çalışma azim ve kararlılığında olacaklardır. Mustafa Yıldızdoğanların ve bu davaya gönül veren binlerce ocaklı samimi gencin varlığı bu idealin hayata geçirilebileceğinin en somut göstergesidir.

Ruhi ERSOY
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://mustafayildizdogan.hareketforum.com
 
Ülkücü Terkip Ve Mustafa Yıldızdoğan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ :: A'dan Z'ye MyD :: Hakkında Yazılanlar-
Buraya geçin: