MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
Mustafa Yıldızdoğan Fan Sitesi Lütfen Giriş Yapın Yada Kayıt Olun...desteklerinizi bekliyoruz
MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
Mustafa Yıldızdoğan Fan Sitesi Lütfen Giriş Yapın Yada Kayıt Olun...desteklerinizi bekliyoruz
MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ


 
AnasayfaKANUNİ SULTAN SÜLEYMAN Icon_mini_portalLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

İrtibat İçin Lütfen ulkudadas@hotmail.com il irtibata geçin... Sitemizi Büyütmek İçin El Ele Verelim...

 

 KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
cennettugba
Moderatör
Moderatör



Kadın
Mesaj Sayısı : 72
Yaş : 29
Nerden : Kayseri
Kayıt tarihi : 15/06/09

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN Empty
MesajKonu: KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN   KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN I_icon_minitimeCuma Tem. 03, 2009 7:13 pm

Kanuni Sultan Süleyman
Osmanlı Hanedanı’ndan onuncu padişah. Babası I. Sultan Selim (Yavuz), annesi Kırımlı Hafsa Sultan’dır. Babasının sancak beyi bulunduğu Trabzon’da doğdu. Babası tahta çıkınca veliaht olarak Manisa sancak beyliğine getirildi. İstanbul’da saltanat nâibliği de yaptı.

1520′de babası Yavuz Selim aniden ölünce yerine geçen oğlu Kanunî, saltanatında karşılaştığı ilk önemli hadise Canbirdi (Canverdi) Gazalî’nin ayaklanmasıdır. Yavuz Selim 1517′de Mısır’ı Osmanlı topraklarına kattıktan sonra Memlûk Sultanlığı ileri gelenlerinden Canbirdi Gazalî’yi “Şam beylerbeyi” unvanıyla Suriye, Lübnan ve Filistin genel valiliğine atamıştı. Yine Mısır beylerbeyi Hayrbay da Memlûklu idi.

Canbirdi, Yavuz’un ani ölümünü fırsat bilerek ayaklanmaya kalkışmış Hayrbay’ı da bir mektupla yardıma çağırmıştır. Hayrbay mektubu İstanbul’a göndererek durumu Divân’a bildirince divan, Halep beylerbeyi Karaca Paşa’yı durumdan haberdar etmiş, gafil avlanmamasını sağlamıştı. Bu arada vezir Damad Ferhat Paşa da serdar-ı ekrem olarak ayaklanmayı bastırmakla görevlendirilmişti. Dulkadiroğlu Ah Bey de ona yardım edecekti.

O sırada Halep önlerine gelip Halep’i kuşatmış olan Canbirdi Osmanlı ordusunun gelmekte olduğunu öğrenince kuşatmayı kaldırmıştı. Ali Bey Şubat ayı başlarında Canbirdi’ye ulaştı. Kendi kuvvetleriyle Canbirdi’yi yenebileceğini öğrenince Ferhat Paşa’y1 beklemeden savaşa girişti ve 6 saatte Canbirdi’yi yakalayıp başını kesti ve İstanbul’a gönderdi (6 Şubat 1521). Böylece Canbirdi ayaklanması iki aylık bir zaman sürmüştü.

Canbirdi ayaklanmasının bastırıldığı haberi İstanbul’a ulaştığında Kanunî Belgrat seferine hazırlanıyordu. Babasının vefatı üzerinden sadece 8 ay geçmişti. Kanunî’nin bir sefer hazırlığı içinde olduğunu bilen bütün komşu devletler telaş içinde idi. Ne zamanki Kanunî ordusunun başında Macaristan üzerine yürümeye başladı (18 Mayıs 1521) İran ve İtalya rahat nefes aldılar. Kanunî’nin ilk seferi olan bu seferde Böğürdelen Kalesi de Osmanlıların eline geçmişti (29 Ağustos 1521). Belgrat’ın düşmesinden sonra çevresindeki bütün kale, palanka ve kasabalar imparatorluğa katıldı.

Fethin ertesi günü, 30 Ağustosta Kanunî, merasimle Belgrat’a girdi. Bugün; bir Cuma günü olduğu için, Belgrat’ta büyük Türk hakanı adına hutbe okundu. Büyük kilise camiye çevrildi ve burada namaz kılındı. 19 gün şehirde kalan Kanunî, kaleyi 200 topla tahkîm ettikten ve Macarlar tarafından geri alınmasını imkânsız bir hale getirdikten sonra 18 Eylülde Belgrat’tan hareket emrini verdi. 31 günde Belgrat İstanbul yolu alındı ve muzaffer Türk ordusu, 19 Ekimde İstanbul’a döndü.

Kanunî, Belgrat’ın fethinden sonra Rodos’a sefer düzenlemeyi düşünüyordu. Böyle bir seferde Venedik’i ayrı tutmak isabetli olurdu. Bu nedenle Belgrat’tan sonra Kanunî Venedik’le bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre Venediklilere ticaret serbestliği ve güvenliği yanında bir de 3 yılda bir değiştirilmek üzere İstanbul’da bir balyos bulundurma hakkı tanındı. Artık Rodos seferi yapılabilirdi. Rodos hem askerî bakımdan hem de Haçlı devletlerinin yakın-doğudaki son kalıntısı olması bakımından Osmanlıların dikkatini çekiyordu. Daha önce de üç defa kuşatılmıştı. Hem Rodos’ta üstlenen Saint Jean şövalyeleri Müslüman ticaret ve hac gemilerine sık sık saldırdıkları da oluyordu. Zaten şövalyelerin asıl gayesi Müslümanlarla savaşmaktı. Üstelik Canbirdi Gazali’ye maddî ve teknik destekde de bulunmuşlardı. Rodos Osmanlılar için tam bir fitne yuvası idi.

Kanunî Osmanlı kuvvetlerini kademeli olarak sefere çıkarmıştı. Önce ordu (4 Haziran 1522), sonra da kendisi, yanında şeyhülislâm Zenbilü Ali Cemali’yi de alarak yola çıktı (16 Haziran). Donanma 20 günde Rodos’a gelmiş çıkartmaya başlamıştı. Adanın Ortodoks halkı, kendilerini parya gibi kullanan şövalyelerden nefret ediyordu. Bu sebeple Osmanlı ordusunun gelmesini sevinçle karşılamışlardı. Ordu 28 Temmuzda tamamen adaya çıkmış ve kuşatma başlamıştı. Kaleye de birçok kadın ve erkek casus sokulmuş bulunuyordu. Nihayet uzun kuşatmalardan sonra 20 Aralık 1522′de şövalyeler Rodos’u ve On İki Ada’yı boşaltmak zorunda kalmışlardır . Kanunî bundan sonra ilk iş olarak adadaki Saint Jean Kilisesi’ni camiye çevirdi. Ardından süratle adayı Türkleştirmek için Anadolu’dan Türkleri getirtip adaya yerleştirdi.

1523 yılında Kanunî emektar Pirî Mehmet Paşayı emekliye ayırınca yerine Has Odabaşısı Makbul İbrahim Paşa’yı getirdi. İbrahim Paşa İtalyan asıllı bir köle idi. Ancak kendisini köle olarak alan kadın İbrahim’i çok iyi yetiştirmişti. Halbuki kurala göre ikinci vezir Ahmet Paşa (Hain)’nın gelmesi gerekiyordu. Ahmet Paşa sadrazamlık yerine Mısır valiliğine gönderilince bu durumu kendisine yediremeyen Ahmet Paşa Mısır’da Memlûk beyleriyle birleşerek başkaldırdı ve bazı yerleri de işgal etti. Kendisini hükümdar ilân ederek adına hutbe okuttu, para bastırdı (1524). Bu hareketleri üzerine “hain” ilân edilen Ahmet Paşa’ya karşı Mısır’da bulunan 5 bin kadar Osmanlı askeri cephe aldı. Sonunda halk ve bir kısım Memlûk askeri de Hain Ahmet Paşa’ya cephe almaya başlamışlardı.

Sonunda kendisine sadrazam tayin ettiği Kadızâde Mehmet Bey, devlete sadık olduğu için, İstanbul’dan kendisine gizlice gönderilen talimata göre takibe başladı. Onu hamamda bastırdı fakat Hain Ahmet Paşa kaçtı. Onu takip eden Kadızâde Mehmet Bey, Hain Ahmet Paşa’yı sığındığı şeyhten alarak öldürdü (Ocak 1524). Bunun üzerine Kanunî Mısır’da bazı ıslahatlara girişti ve bu işte bizzat Makbul İbrahim Paşa’yı görevlendirdi. Sadrazam İbrahim Paşa, Mısır’da karışıklıkları bastırmış ve Hadım Sinan Paşa’yı Mısır valiliğine tayin etmişti.

Bu arada yolsuzlukları ve zalimliği ile ün salan üçüncü vezir Ferhat Paşa idam edilmiş (1 Kasım 1954), küçük bir yeniçeri ayaklanması da bizzat Kanunî tarafından bastırılmıştı. Aynı yıl Kazan Hanı Sahip Giray İstanbul’a gelerek Kanunî’ye bağlılığını göstermiştir.

Kanunî Mısır meseleleriyle uğraşırken Macaristan sınırında da bazı kıpırdanmalar başlamıştı. Kanunî yeni bir Macaristan seferine karar vermişti. Mohaç seferi diye bilinen bu sefer 1526′da gerçekleşmiştir. Sayısız kale, şehir ve kasaba bu sefer sırasında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Fakat asıl büyük karşılaşma Mohaç meydanında Kral II. Layos ile Kanunî arasında gerçekleştiği için bu sefere Mohaç seferi denmiştir.

Mohaç’tan sonra Kanunî doğruca Budin (Budapeşte) üzerine yürüdü. Zaten asıl hedef burası idi. Kanunî Mohaç’tan Budin’e 8 günde gelmişti ki Macar ordusu aynı yolu 35 günde almıştı. Bu yürüyüş sırasında hiçbir mukavemet ile karşılaşmadan doğruca Macaristan’ın başşehri Budin’e girmiş ve saraya inmiştir (17 Eylül 1526).Kanunî’nin buradaki 13 günlük ikameti sırasında Macaristan’ın statükosu konmuş, metbu kral olarak Zapolya tahta geçirilmiştir. Bu arada Segedin (24 Eylül) ile birlikte daha birçok Macar şehri de alınmıştır.

Mohaç zaferinden sonra Macaristan Krallığı için Osmanlı Devleti ile Habsburg hanedanı arasında çekişme başladı. Kanunî Macar tahtına Zapolya Janos’u getirmişti. Ancak Habsburg hanedanından Viyana Arşidükü Ferdinand da bu tahta adaydı. Zapolya, Kanunî’nin desteği ile Macar tahtına geçti. Ancak rakibi Ferdinand ile mücadele etmek zorunda kaldı. Ferdinand, Zapolya’yı yenerek Budin’i ele geçirdi. Zapolya’nın Kanunî’den yardım istemesiyle Avusturya’ya karşı sefer açıldı.

Budin geri alındı ve Zapolya Macar tahtına çıkarıldı. Budin’den sonra Estergon Kalesi kuşatıldı ve fethedildi.Viyana üzerine hareket edildi.

Viyana kuşatmasından sonra Ferdinand yine Macaristan kralı olmak için Kanuni’ye başvurdu, teklifi kabul edilmedi. Ancak Zapolya da Macaristan’a hakim olamadı. Ferdinand’ın Estergon, Vişergrad ve Vaç’ı aldıktan sonra Budin’i de kuşatması üzerine Kanunî savaşa karar verdi. Kanunî Şarlken’i meydan savaşma zorladı ise de imparator buna yanaşmadı. Osmanlı ordusu Macaristan’da 15′e yakın kale ele geçirdi.

Macar Krallığından ümidini kesen Ferdinand anlaşma teklif etti. Kanunî, bu sırada İran ile savaş tehlikesi olduğundan, teklifi kabul etti. Macaristan Zapolya ve Ferdinand arasında paylaştırıldı (1533).

Kanunî Avusturya ile anlaşma yaptıktan sonra İran ile ilgilendi. Safevî beylerinden Ulama Han’ın Osmanlılara bağlı Bitlis Beyi’ne Şeref Han’ın da İran’a sığınmasıyla iki devlet arasındaki münasebet gerginleşmişti. Diğer taraftan İran’ın Bağdat valisi Zülfikar’ı öldürttü. Bütün bu olaylar üzerine sadrazam İbrahim Paşa İran seferi serdarlığı ile görevlendirildi. Kanunî de Haziran 1534′de sefere çıktı. Tebriz-Hoy arasında İbrahim Paşa ile birleşti. Aralık 1534′te Bağdat ele geçirildi. Bu arada Tebriz’e gelen Şah Tahmasb, Ulama Han’ı kaçırmış o da Van’a sığınmıştı. Bu durum üzerine Kanunî Bağdat’tan hareket etti.

İran seferinden sonra sadrazam İbrahim Paşa idam edilerek yerine Ayaş Mehmet Paşa getirildi.

1537′de İtalya’nın Otranto şehri ele geçirildi. Kanunî 1538′de Boğdan seferine çıktı. Yaş ve Buğdan’ın, merkezi Suceva alındı. Kanunî’nin Boğdan seferi sırasında Barbaros Hayreddin Paşa, Preveze’de Andrea Doria komutasındaki Hıristiyan donanmasını yendi (1538). Yine bu yılda Mısır vahşi Hadım Süleyman Paşa Hint deniz seferine çıktı. 1540′da Macaristan ve Avusturya işleri yeniden karıştı. Macar tahtına, Zapolya’nın ölümü ile yeni doğan oğlu Sigismund çıkarıldı. Ferdinand ve Şarlken Sigismund’un krallığını kabul etmeyerek Budin’i kuşattılar. 3. vezir Sokullu Mehmed Paşa Budin’e gönderildi. 1541 de de Kanunî Budin’e hareket etti. Belgrat’ta iken Budin’in kurtarıldığı haberi geldi.

Zapolya’nın elindeki Macaristan, Osmanlı idaresine bağlandı. Sigismnud’a büyüyünce Macar Krallığının verileceği bildirildi ve Erdel’e gönderildi (1541).

Kanunî, 1543′te yeni bir Macaristan seferine çıktı. Estergon’u kuşatarak aldı. Bu arada Barbaros Hayreddin Paşa Nis’i kuşattı. Estergon seferinden sonra Avusturya barış istedi. İran’a sefer açıldı (1548); Tebriz 3. defa alındı.

1549′da İranlılarla işbirliği yapan Gürcülere karşı seferler yapıldı. Şah Tahmasp 1552′de Van, Ahlat, Adilcevaz bölgelerine saldırdı. Erciş Kalesi’ni kuşattı. Bu durum karşısında sadrazam Rüstem Paşa İran seferi serdarı tayin edildi. Şehzade Mustafa’nın ayaklanması üzerine Kanunî de sefere çıktı (1553). Oğlu Mustafa’yı boğdurdu. 1554 baharında İran’a gitti. Revan, Karabağ, Nahçivan’ı ele geçirdi. 1555′de Amasya’da bir antlaşma yapıldı. Buna göre Tebriz, Doğu Anadolu, Irak-ı Arab Osmanlılarda kaldı.

Kanunî bundan sonra 2 oğlu arasında (Bayezid ve Selim) başlayan saltanat mücadelesi ile uğraştı. Ancak Bayezid yapılan mücadeleyi kaybetti ve Selim Osmanlı tahtının tek varisi oldu. 1562′de Avusturya ile 8 yıllık bir antlaşma yapıldı. Bu antlaşma ile Avusturya Erdel’i Osmanlılara bıraktı.

1565′de Malta Adası’nın fethine çalışıldı. Mustafa Paşa serdar, Piyale Paşa kaptan-ı derya olarak Malta’yı almakla görevlendirildi. Ancak Malta kuşatması başarılı olmadı. Turgut Reis kuşatma sırasında öldü (1565) (Bk. Malta Seferi).

1564′de Avusturya İmparatoru Ferdinand ölünce yerine I. Maximilien geçti. Maximilien Avusturya’nın Osmanlılara ödemesi gereken vergiyi ödemedi. Diğer taraftan Osmanlıların himayesinde olan Erdel Kralı Yanoş Sigismund’un Avusturya elinde bulunan Erdel topraklarım geri almak istedi.

Bu durum Osmanlı-Avusturya münasebetlerini bozdu. Kanunî 1566′da 13. ve son seferi olan Zigetvar seferine çıktı. Uzun süren kuşatmadan sonra Zigetvar Kalesi 7 Eylül 1566′da alındı. Ancak Kanunî kalenin alındığını göremeden öldü.
Kanunî’nin 46 yıl süren saltanatı sırasında Osmanlı Devleti dünyanın en güçlü devleti durumuna geldi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
MUSTAFA YILDIZDOGAN FAN SİTESİNE HOŞ GELDİNİZ :: Tarih & Kültür :: Osmanlı Padişahları-
Buraya geçin: